Kalbe giden damarların sertleşmesi, ani kalp krizi ile birlikte hayati riske yol açabiliyor. Yaş, cinsiyet ve genetik faktörler damar sertliğinin değiştirilemeyen nedenlerini oluştururken; kişiye özel yaşam tarzı değişiklikleri ile kalp hastalıklarından korunmak mümkün olabiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Kardiyoloji ve Girişimsel Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Uğur Coşkun, koroner arter hastalıkları ile ilgili dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Göğüs ağrılarını hafife almayın
Damar sertliği yani ateroskleroz, atar damarların iç
tabakalarında kolesterol, kalsiyum, bağ dokusu hücreleri ve iltihabi hücrelerin
birleşmesi sonucunda oluşturmuş oldukları plaklar ile karakterize patolojik bir
olay olarak ifade edilmektedir. Bu plaklar arteri fiziksel olarak daraltarak
veya anormal arter akımı ve fonksiyonuna neden olarak kalp kasına kan akışını
azaltabilir. Azalan koroner damar kan akımı, kalp adalesine sunulan oksijen ve
yaşamsal besinlerin yetersiz kalmasına neden olur. Kalp kasının belli bir
bölgesine giden kan akımının tamamen kesilmesi veya kalp kasının enerji ve
yaşamsal ihtiyaçlarının yeterince karşılanamaması ve bu durumun da uzun sürmesi
kalp krizine yol açabilir. Bu nedenle koroner damar hastalığından
kaynaklanabilen göğüs ağrıları hafife alınmamalıdır.
Vücudun en önemli endokrin kaynağı olan damarların endotel tabakası hasar görmemeli
Kanın dolaştığı damar lümenini döşeyen ve kan ile temas eden
endotel tabakası aslında vücudun en önemli endokrin organıdır. Değişen
fizyolojik ve patolojik durumlara göre damar gerilimini ayarlayarak beslediği
dokulara sunduğu kan akışını dengede tutmaya çalışır. Ayrıca endotel tabakası
tek katlı yassı epitelden oluşan çok ince bir tabaka olmasına rağmen yaptığı
çok sayıda küçük hormon salgıları ile yaşam için çok önemli fonksiyonların
düzenlenmesini sağlar. Çok sayıda risk faktörü ve yaşlanmayla ortaya çıkan bu
endotel bütünlüğün bozulması ve endotel altına okside olmuş kötü huylu LDL
kolesterolün geçişi aslında damar sertliği sonucu oluşan kalp damar, beyin
damar ve periferik damar hastalıklarının ortaya çıkışının ana nedenidir. Damar
bozulmasının kalp damarlarında olması kalp krizine, beyin damarlarında olması
serebrovasküler olaylara (strok veya beyin felci), bacak atardamarlarında ağrı
olması yürürken baldır ağrılarına ve bağırsak damarlarında olması yemek sonrası
dayanılmaz karın ağrılarına neden olur.
Erken tanı ve tedavi damar hastalıklarını önleyebilir
Damarlardaki bu bozulmalar değişik organlarda çeşitli
hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur. Ancak erken dönemde alınacak
koruyucu önlemlerle bu hastalıkların oluşmasını veya ilerlemesini yavaşlatmak
mümkün olabilmektedir. Hastanın damar sertliğine neden olan yaş, cinsiyet,
genetik nedenler ve diğer risk faktörleri tek tek belirlenerek düzeltilebilir.
Bu risk faktörleri tedavi edilirken bazı yüksek risk durumuna sahip hasta
grupları dışında hemen ilaç tedavileri başlanmamaktadır. Hastanın öncelikle
çeşitli yaşam tarzı değişiklikleri yapması gerekir. Risk faktörleri
değiştirilemeyen ve değiştirilebilenler olarak ikiye ayrılır.
Değiştirilemeyen risk faktörleri:
Yaş: 65 yaş üstündeki hastalarda kalp damar sıklığı belirgin
şekilde artar.
Cinsiyet: Koroner arter hastalığı riski erkeklerde kadınlara
göre çok erken yaşlarda başlarken, kadınlarda menopoz sonrası sıklığı artarak
erkeklerle aynı düzeye gelir
Genetik faktörler: Birinci derecede akrabalardaki
koroner arter hastalığı hikayesi hastada risk faktörü oluşturur.
Değiştirilebilen (önlenebilen) risk faktörleri:
Diyabet (şeker hastalığı): Diyabet, kalp damar
hastalığı eşdeğeri kabul edilen bir risk faktörü olarak kabul edilmekle
birlikte beslenme, egzersiz ve ideal ilaç kullanım uyumu gösteren şeker
hastaları uzun yıllar kalp damar sorunu yaşamadan sağlıklı bir yaşam sürebilir.
Hipertansiyon: Kan basıncının 140/90 mmHg’nın üzerinde
olması ve ilaç kullanmak zorunda kalan hastalar bu risk faktörüne sahiptir.
Sağlıklı yaşam tarzı ve düzenli ilaç kullanımı kalp damar ve beyin damar
komplikasyonlar ile ilgili riskleri azaltır.
Kolesterol yüksekliği: LDL kötü huylu kolesteroldeki
yükseklik endotel altında yağ birikimi yaparak atar damarda kolesterol plağı
geliştirip damar sertliğine neden olur. HDL iyi huylu kolesterol ise damar
endoteli altındaki yağ içeriğini tersine taşıyan koruyucu özellikli bir
kolesteroldür. HDL kolesterolü yükselten en önemli faktörler ise programlı
kardiyo egzersizleri, sigaranın bırakılması ve ölçülü miktarda ceviz fındık
gibi gıdaların tüketilmesidir.
Sigara: Sigara içenlerde kalp hastalığı riski içmeyenlere
göre 2 kat daha fazladır. Kalp krizi geçirme riski ise sigara içenlerde
içmeyenlere göre 3-4 kat daha fazladır. Sigara hem kötü huylu kolesterol olan
LDK kolesterolün oksitlenme oranını yükselterek damar endotel zarı altına
geçişini artırır hem de inflamasyon denilen mikropsuz yangıya neden olan
faktörleri arttırarak kolesterol plağında hacim artışı ve yapısının çatlama
gibi akut komplikasyonlara meyilli hale gelmesine neden olur. Bunun dışında
kanın akışkanlığını azaltır ve kan hücrelerin birbirine yapışma riskini
yükseltir.
Obezite: Metabolik sendroma neden olarak her türlü damar
sertliği ile ilgili hastalık risklerini artırır. Obezite trigliseriti
yükseltir, insülin direncini artırır. Ayrıca fiziksel hareketi kısıtlar ve
tansiyon yüksekliğine yol açar. Fazla kilolarından kurtulan hastanın damar
sertliği riski de en aza iner.
Fiziksel hareket azlığı: Tüm risk faktörlerine olumsuz
etkisi vardır. Fiziksel açıdan hareketsiz bir yaşam tarzı ile iskelet kasları
zayıflar, insülin direnci artar, damar esnekliği azalır, kan basıncı yükselir,
kişinin kendine güveni azalır ve depresyona eğilimi artar.
Stres ve gerilim: Sürekli kısıtlı bir zamanda iş yetiştirmek
zorunda olmak, üstleri tarafından azarlanma stresi, baskı, yoğun ofis
temposunda çalışmak ve devamlı tartışma ortamında bulunmak gibi durumlar da
stres hormonları olan adrenalin ve kortizol gibi hormonlarının kanda sürekli
yüksek olmasına neden olur. Bunlar da kan basıncını ve nabzı yükseltir. İnsülin
direncinde artışa neden olur. Ani stres atakları ise kalp krizlerini ve
aritmileri tetikleyebilir. Günlük yaşamda stresin kalbe etkileri konusunda
bilinçli olunmalı ve mümkün olduğunca bu tür gerilimlerden uzak durulmalıdır.
kaynak: hizmet hastanesi
0 Yorumlar